20.12.2010

İndirim zamanı ve alışveriş yapmanın doyulmaz mutluluğu üzerine...

Evet,...

Sezonun o beklenen zamanı geldi! Duydunuz, indirimler başladı! Ne, yoksa siz hala XYZ mağazsına girip o kalabalıkta talan edilmiş kıyafetler arasında kendinize göre 3-5 parça pantalon, gömlek, etek, t-şört, iç çamaşırı, kaban, ceket ve ona uyacak çanta, ayakkabı, kemer, şapka ve hatta küpe, boyunluk, atkı, şemsiye seçip onları hıncahınç dolu kabinlerde 1/2 saat sıra bekledikten sonra deneyip nefes nefes kaldıktan sonra aralarından yakışanları seçip evde zaten aynısı olan ürünleri eleyip, olmadı hepsini almaya karar verip 50 kişilik kasa kuyruğunda bekleyip alışveriş çılgınlığına kapılıp indirim zamanı bu "mutluluğu" yaşamadınız mı hiç? Ben sizin yerinizde olsam 1 mağaza ile yetinmezdim birkaç mağaza dolanıp iyice heryeri araştırıp en uygun fırsatları kollardım ve hatta indirimdeki parfüm ve bakım ürünlerinden, banyo, masaj, ev dekorasyon ürünlerinden mutlaka alır ve üstüne de arkadaşlarıma, aileme, eşime, dostuma, çocuğuma hediye almak için de birkaç mağaza daha gezerdim...
Kulağa korkunç geliyor değil mi? Evet bunu başarmak kolay değil ama alışveriş furyasına kendimizi kaptırıp, bunları yaşayıp bir de üstüne bundan zevk alıyor, sanki imkansızı başarmış gibi pahalı malı ucuza almak zafer gibi geliyor bize. Daha çok mazoşizm (Bile bile insanın kendine eziyet etmesi ve bundan duyulan haz) denmez mi buna?

Sizin başınıza geldi mi bilmem, alırken büyük bir hevesle hatta bazen zahmetle almış olduğum ürünlerin aldıktan sonra bir daha suratına bakmadığım çok olmuştur benim. Heves, meğersem almak içinmiş, kullanmak için değil. Ben o ürüne sahip oldum ya, gerisi hikaye. Alım gücümü uygulamalı olarak sergiledim, kendime kredi kartına borçlanarak da olsa alabileceğimi ispatladım ve sanki iş orada bitti, büyük bir iş başardım, aferin bana!
Bu alışveriş furyaları yüzünden o kadar çok gereksiz eşyaya sahip oldum ki, hem onları evde barındırmak dert oldu, sonra da onlardan yer kalmayınca kurtulmak. Bu takıl tukullar meğersem bir tek alırken güzel, eve getirdikten sonra dertmiş sonradan anladım. Bir de üstüne kullanmadığın eşyanın kredi kartı borcunu ödemek iyice kerizlik gibi geliyor artık bana! Artık bıktım! Kontrolü kaybetmiş gibi her güzel görünen ürünü almak istemiyorum artık! Adam gibi alışveriş yapmak istiyorum!
Alışveriş çılgınlığına yenilmemek ve daha kaliteli ürünleri uygun fiyata almayı bilmek için kendi kendime bir yöntem geliştirdim. Öncelikle indirim kandırmacasına aldanmıyorum. 100TL'den 30TL'ye düşen ürünün kesinlikle kaliteli olduğuna eminsem alıyorum. İndirimde diye aldığım ürünlerin bozuk ve hatalı çıktığı çok olmuştur, ve bu yüzden karda olmak yerine çoğu kez zarara uğramışımdır.
Biraz daha pahalıya daha kaitelisini alabileceksem daha kaliteli olan ürünü tercih ediyorum. Ne demişler: "Ucuza mal alacak kadar zengin değilim!" Ne kadar doğru bir söz! Özellikle (Çinliler darılmasın) Çin malı ürünlerin ortalıkta cirit attığı bu günlerde her alanda kaliteli ürünler bulmak gerçekten zorlaştı.
Kendimce geliştirdiğim en önemli kural ise, her alışveriş yapasım geldiğinde kendime şu soruyu soruyorum: "Serda, bu ürüne gerçekten ihtiyacın var mı?" Eğer olmadığını düşünürsem ki genelde olmadığına karar veriyorum, alışverişi erteliyorum. Eğer ihtiyacımın olduğuna karar veriyorsam indirimlere kadar beklemeye kendimi ikna ediyorum. Ve sonuç olarak indirimlerde bana güzel görünün herşeyi değil, ihtiyacım olan ürünleri almaya gayret gösteriyorum.
Unutmayın alışveriş sadece alırken duyulan bir haz değildir!

Shopaholic Shopping Bag bag